Tezhip
Çok çalışıp “az” a razı olma sanatı. Altınla yapılan iş demek tezhip, bir de sabırla. Sabırlı olmak değil aslında marifet, “aşk” ile çalışıp sabrı öğrenmek belki de…
Yazının (Hat) kartona yapıştırılması ile başlar Tezhibin yolculuğu. Eski usuller kullanılır mümkün olduğunca. Yazı kartona, nişasta ile yapılan ahar ile yapıştırılır mesela. Sonra etrafına cetvelleri çekilir. Eski zamanlarda saray nakkaşhanesindeki cetvelkeş çırakları yad etmeden geçemezsiniz. Yıllarca bu işi nasıl yapabilmişler diye merak edersiniz. Yazıya yakışan tasarım oluşturulur. Altın ve su bazlı boyalar kullanarak tezhip tamamlanır. Altının (yani bilginin) sonsuz ışığı, gökyüzünün sonsuz maviliği, hayatın sonsuz ritmi büyüteç altında kıl fırçalarla işlenir kartona. Bitti demek için aylar geçmesi gerekir çoğu zaman.
“Sabırlı olmak değil aslında marifet, “aşk” ile çalışıp sabrı öğrenmek belki de…”
Kitap süsleme sanatıdır Tezhip sanatı. 8. Yüzyıl, Uygur Türklerinden bu yana yapılagelen bir sanattır. Devletler değişmiş, yurtlar değişmiş ama tezhip sanatı gelişerek, her yüzyılda başka tarzlarla ve yüzlerce ustanın birbirine el vermesi ile günümüze kadar gelmiştir.
Selçuklu dönemi geometrik motifleri ve rumi’leri ile öne çıkar. Osmanlı İmparatorluğunda, saray nakkaşhanesindeki onlarca nakkaş devlet evraklarını ve padişah fermanlarını süslerler. 15. Yüzyıl Fatih dönemi, 16. Yüzyıl Klasik dönem diye anılır. Kanuni Sultan Süleyman’ın “Muhibbi” mahlası ile yazdığı 740 sayfalık şiir kitabı olan “Muhibbi Divanı” nın her sayfası, Karamemi’ nin baş nakkaş olduğu bu nakkaşhanede süslenir.
Hayatın çok hızlı aktığı, her şeyi çok çabuk yapmamız gereken günümüzde Tezhip sanatı, zamanı yavaşlatmayı, sabretmeyi öğrenmeyi öğretir kısaca…